----------------------------------------------------------

Üç Hece Sekiz Harf Sadece BEŞİKTAŞ

13 Ekim 2010 Çarşamba

Belli


Hiç bir zaman araştırmadan masa başında haber yaptığınızı zaten biliyoruz yeni değil uzun süredir BELLİ..
Pankartı tutan "İmamoğlu sucuklarının devamına" bakınca hangi takımı tuttukları BELLİ..
Tuttuklarının sonu BELLİ..

ama BELLİ olmayan birşey var...

Piyasada bu kadar çok musunuz?
yoksa hepinizin anası aynı mı?

Hesap konusuna gelecek olursak hesap ödendi nasıl ödendi biliyor musun? Kendi kendine ödedin..

Araştırmadan haber yaptığını belirterek ödedin ama anne konusu hala muallak, onun da bir hesabını veya cevabını versen... hangi seçenek??

8 Ekim 2010 Cuma

Köpeksiniz!!



Lan şerefsiz itler..
yazdığınız 10 haberin 9'u yalan.
sizin inandığınız Allah bile yalandır.
Madem haber yapıyorsun, fotoğraf çekiyorsun bir imza koy, şeref yoksunu köpek.
Kişi kişiye kendi gibi bilirmiş, her işiniz yalan olduğundan her konuşulanı yalan zannediyorsunuz..
Adam yalanlamış öyle birşey yok, refleks oldu diye ertesi gün geri vites yazıyor aynı itoğlu it.
boşuna demiryoruz "5 kupona göt veren basın" diye, 7 kupona ananızı satarsınız..

Bu arada haberi yazan itoğlusu,
"Mal sensin, Vites de sana girsin!!"

Rapid-Trabzon

Rapid Maçında ciddi yorulan takım , Trabzon maçında bu sezon ilk defa "dama" dedi.
Trabzon'a herhangi ir reaksiyon gösteremedeik, istediğimizi ortaya koyamadık.
Bunun en büyük nedeni yorgunluk..

rapid maçında iyiydik oyunu domine ettik..
Tüm hatlarımızla iyiydik, Holosko bir dünya kaçırmasına rağmen iyiydi..

İki maçtaki tek ortak nokta takımın en iyisinin Hilbert olmasıydı. kötü bir dönemde Trabzon deplasmanına denk geldik. çıkamadık ama karaları da bağlamaya gerek yok..

Ama Egemen gibi rakibine saygısı olmayan tek bildigi kasti tekme atmak olan adamların futboldan sakatlanarak silinmlerini o kadar istiyorum ki, eli ayağı tutmayacak kıvama gelsinler..

24 Eylül 2010 Cuma

Yıldıramayacaksınız!!

25 Eylül Antalya
30 Eylül Wien (D)
3 Ekim Trbazon (D)

30 Eylül gecesi çık 1 Eylül'de İstanbul'da ol, 2'sinde Trabzon'a tekrardan yola çık.

Fener de bundan 1 ay önce perşembe EL ön elemesis oynamasına rağmen Trabzon maçı p.tesi'ye alındı.

Geçen sene Avrupa kupasında oynamıyoruz diye yavşak yavşak p.tesi cuma maçlarını iteliyordunuz ne değişti??

Aman Milli Takım'ın maçı çok daha önemli, bu şampiyonaya da kalamazsak kuyruğmuza teneke bağlayıp yollayacaklar korkusu..

çok korkmayın bir şekilde gideceksin, gidecek yer arıyorsan Özgener, Fener'in voleybol maçlarına gidersin, arka koltuklarında yer var..

KAZIM ABI


23 Eylül 2010 Perşembe

Nostalji


Fotoyu Forza'da açılan topicden aldım.
Reklamsız nostalji forması cidden rüya gibi, acilen gidilip alına.
Kartal Yuvası tarafından üretildiğinden, tüm gelir klübe kalacağından 2 kez alına.

İBRETLİK!!


Stalker'in blogunda gördüm, paylaşmak istedim. Yok şaşırdığımdan değil ne içiyorsa biz de ondan kullanalım.


Alex, Brezilya Milli takım kaptanı olmuş, (gün ? ay ? yıl ? maç?)
Q7 sadece İnönü'de tribün görmüş, (ilk profesyonelliği Beşiktaş'ta önceden Konyaspor altyapısında oynuyordu)
Adamlar tribüne hayran hayran bakmış (muhtemelen ambians görmemişler)
Bayrakları birbirlerine göstermişler ( muhtemelen taraftar nasıl olur da kendi başına bu kadar güzel kareografiyapabilir diye),
dışarıda 30,00 kişi kalmış (Beşiktaş stadı başka türlü dolmaz)
ve son olarak Fener'den görev yapmayı umuyorlarmış, ( artık eşşeğin ... )



"KADIKÖY GERÇEĞİ Schuster "yaralı hayvan" benzetmesini yaptı. Tercüme dedik. Tamam da üç gündür insan bir düzeltme yapmaz mı? Neyse, geçelim. Hilbert "Fener'i küçümsemiyoruz" der. "Allah, Allah!" Guti kendi oynadığı zaman, rakibiyken Bezilya Milli Takımı kaptanlığı yapan Alex'i "Tanımıyorum" der. Quaresma, İnönü'den başka yer görmediği için Türkiye'yi Beşiktaş zanneder... Maça erken gittim. Bu dörtlünün Saracoğlu'nda tribünlere, taraftara, açılan dev bayraklara nasıl hayranlıkla bakıp birbirlerine gösterdiklerini görmenizi isterdim. Onlar da artık Kadıköy gerçeğini öğrenmiş, bir gün burada görev yapmayı uman ve bekleyen içimizdeki mutlu yabancılardan oldular. Bu arada 43 bin bilet satıldı. "Tribünler boş" yaygarası yapanlar herhalde sadece dışarda kalanların İnönü'yü dolduracak sayıda olduğunu görmüşlerdir."

Spor Yazarlari



Son bir kaç yıldır en mutlu olduğum konulardan birisi futbolcu eskisi fosil spor yazarlarının yerini genc günümüz futbolunu takip eden yazarların almasıydı (demirkol, meleke, okay karacan, güntekin vs.) ama bu kuşağın , en iyi futbolcuyken, en kötü yorumcu ikilisi ( rıdvan, sergen) en hit durumda. Sonrada ekranda atıp tutarlar bizim futbolumuz, avrupa kupaları, yan toplar vs. vs.


Bu tarz "büyük futbol adamlarnın"kurduğu cümleler;

Beşiktaş defansı önde kuruyor,
Necip, derbi stresini kaldıramaz,
Nobre ileride basıyor,
Fener, Beşiktaş'ı beşlerdi, ucuz kurtuldu..


Tüm dünya sistem konuşurken bu cahiller iki sayfa okumadıkları gibi hala adama dayalı futboldan, maç özelinde plandan bahsederler..

Şu an Avupada oynayanlara ve Türkiye'de kalanlara baksınlar farkı araştırsınlar.. Bursa ve Beşiktaş, Fener ve Galatasaray'a göre takım kere takımdır.

20 Eylül 2010 Pazartesi

Gücüne Güç Katmaya Geldik!!


Mest olduğum bu tezahüratın en ciddi boyutuyla Kadıköy'de vücut bulması çok şık oldu çünkü dün gördüğüm bu takım saygıyı hak ediyor.
Yere göğe sığdıramadıkları Saraçoğlu atmosforinin açılış maçında her şey ortadaydı, takım tertibat duruş, vuruş. Takım, %60 topla oynayıp, Fener'den %80 daha fazla pas yapıyor. 25-45 dk haricinde maçın tek hakimi, gol için çalışıyor çabalıyor ama küsmüyor.


Bu sene bu takımla her halükarda gurur duyacağız gibi çünkü en çok istediğimiz şeyi yapıyorlar, kaliteli mücadele. 40 dk. da 2 zorunlu oyuncu değişikliği yapmışsın, iyi oynadığın bir maçta kendi hatanla gelen golle 1-0 geridesin, bir anda 2. yi atsalar bizimkiler kendine geldiğinde 2-0'ı ancak idrak ediyor olacaklardı.

45. dk itibariyle Emre'nin çıkmasıyla rüzgar tekrardan bize döndü, oyunu domine ettik, kontrayla bir gol bulup 18'e yaslanan Anadolu takımıyla, hiç bıkmadan golü arayan arada geride açık bırakan büyük takım maçına döndü.

Maçın 75. dakikasında bu maç 3-0'a bitse de çok mutlu ayrılacağımı yanımdakilere söyledim çünkü şu maçta net olarak görüldüki Beşiktaş Fener'den 1 gömlek daha iyi bir takım.




Zapo son Kaıköy maçının aksine müthiş işler yapıyor,
Ernst kendisine tapma noktasına kadar çıtayı yükseltiyor,
Deli İbo, Beşiktaş'ın gerçek tarihlerinden biri olduğunu tekrar tekrar vurguluyor,
Aurelio yokluğunu çıktığında fark ettiriyor,
Guti Fener'in yarısı kadar isabetli pası tek başna yapıyor,
Q7 tüm kasti tekmelere rağmen pısmıyor,
Bobo Kadıköy'ü ne kadar sevdiğini gösteriyor.

Bir iki rötuşla bu takım daha da iyi yerlere gelecek, eldeki malzeme çabalıyor bizim de güçlerine güç katmamız geerekiyor.

16 Eylül 2010 Perşembe

Ben bu satırları yazarken, Querasma ...

Oyuna girdi, Holosko oyundan çıktı.

Beşiktaş taraftarını son yıllarda birbirine kenetleyen tek isim. Ne şampiyonluk, ne tribün ve hatta ne Beşiktaş.

Varsa yoksa Quaresma.

18-22 yaş arası yeni jenerasyon Beşiktaşlı gençler onu idol olarak kabul ediyor. Bizim yaş grubu Sergen'den sonra gördüğü en teknik, Pascal'dan sonra gördüğü en popüler bu futbolcuyla gaza geliyor, daha yaşlılar onunla övünüyor.

Çok şey yazılır, sosyolojik açıklamalar yapılır ama şu an Q7 vakti diyorum.

Umarım beni yanıltmaz ve maçı alır/aldırır.