----------------------------------------------------------

Üç Hece Sekiz Harf Sadece BEŞİKTAŞ

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Ilk Analiz 2010-2011

4-1-3-2
4-2-4
Oncelikle bu yazi blogtaki ilk yazim olacak, bu blogun kurulmasinda emegi gecenlere tesekkuru borc bilerek giris yapmak istedim.
Her ne kadar Vikingur maci gerek rakibin zayifligi, gerek kadro yapimiz, gerek hala transferler yapilacak olmasi gibi nedenlerle baz alinabilecek bir mac olmamasina ragmen bana gore takim bazi olumlu sinyaller verdi. En buyuk degisim kesin olarak pas trafigi. Schuster her ne kadar Alman ekolunden gelme olsa da, oynatmak istedigi futbol tam anlamiyla gunumuzun dillere destan Ispanyol (Barca da denebilir) modeli olacak gibi sinyaller verdi takim ilk macta.
Tabiki bir Barca yada Madrid kadar seri ve dengeli bir paslasma beklemek hayalcilik olur. Yine de capimizin yettigi olcude ayaga oynamaya calisacaz.
Futbolcu analizi yapmak yerine taktik ve bolge analizi yapmak istedim. Arka taraftan baslayalim o halde. Bu kadar zayif bir rakibe karsi bile Toraman-Sivok ikilisi bence guven vermediler. Bu takimin savunmasinda Ferrari olmazsa olmazdir. Gecen sene yasadigi ciddi sakatlik sonrasi kendini tekrar bulamadi, dogrudur. Fakat ilk geldigi aylardaki 4-5 supheli macindan sonra 5 ay hatasiz oynayan bir adamdan bahsediyoruz. Ferrari savunmanin denge unsurudur, belkemigidir ve yoklugunu dusunmek bile istemiyorum.
Geldik her kafadan bir sesin ciktigi orta sahaya. Bence takim ozellikle ikinci yari 4-2-4 e yakin bir duzende oynadi. Cok elestirilen Delgado Ernstin biraz onunde oynadi ve bunu Schuster de Delgado yerinde oynamadi diyerek teyit etti. 'Delgado topla gidemiyor, anca saga sola top yapioyor' elestirisi de bence cok sig, basit bir elestiri. Schuster takimdaki tum futbolcularin topla fazla oynamasini, gereksiz driplingler yapmasini yasaklamis, sadece Quaresma'nin boyle bir opsiyonu var. Bu nedenle Delgado son derece basit oynamaya calisti yerinde oynatilmamasina ragmen. Pas hatasi yapiyor diye elestirilmesine de kismen katiliyorum cunku persembe gunku takimin orta saha blogunda ondan baska oldurucu pas deneyen adam malesef yoktu, ayni gecen sene de boyle bir adam olmadigi gibi.
Yukaridaki ilk sablonda forvetin arkasindaki adam olmalidir Delgado. Eger ikinci sablona gore oynayacaksak kesinlikle katiliyorum ki Ernstin yaninda oynamasi gereken adam net ve sadece Guti'dir. Cunku Delgado bu bolge icin defansif anlamda gercekten cok gucsuz kalacaktir. Delgadonun 14 ay sonra ilk defa resmi bir maca ciktigi ve mac eksigi oldugu gercekleri de gozardi edilmemelidir.
Ernsti anlatmaya gerek yok, olusu bile banko oynar. Ama 4-1-3-2 oynarsak vay haline diyorum, kopek cigeri olmasi lazim ortayi toparlayabilmesi icin.
Quaresma konusunda taraftari biraz kro buldum acikcasi. Ben de biara kendimi Star'da CL maci izliyormus gibi hissettim, agzim acik kaldi adamin hareketlerine. Ama en ufak estetik hareketten sonra direk adama tezahurat yapmak sacmaliktan baska birsey degildir. Allah korusun 3-4 mac daha gol atamazsa (ki olabilir Quaresma hicbir zaman cok golcu bir kimlikte olmadi, istatistikler bunu gosteriyor) adamin uzerinde fena bir baski olusabilir. Zaten kendine oynamaya, sova merakli bir adamdir Quaresma. Ilk iki golden sonra takimla sevinmeye bile gitmedi, tek basina basi onde bir modda takilmayi tercih etti. Bunun tek nedeninin golu kendisinin atamamasi oldugunu dusunuyorum. Diger yandan adamin anormal hirsli ve istahli olmasi acayip hosuma gitti. Dedigim gibi taraftar tribunde topcuyu strese sokmamali, destegi abartmamali, takimdaki diger futbolcularin psikolojisini gozeterek dengeyi iyi kurmali. Ben bu konuda Schustere guveniyorum, umarim gecen sene Nihatin girdigi baskiya Q7'yı sokmayiz.
Tabatanin takimda kalmayacagi fikrinde oldugum icin onu degerlendirmiyorum.
Forvette formda bir Bobonuz varsa yeni bir yabanci gercekten lukse kacar. Ama Bobo ilk macta ozellikle kondisyon olarak daha hazir olmadigini gosterdi. Ben yinede Boboya guveniyor ve cok iddiali bir ismin alinmasini mali acidan gereksiz buluyorum. (ps : Ah Batuhan Ah Ah ...)
Takimda gecen sene kalanlardan en ciddi gelisme ve katkiyi Nihat'tan bekliyorum. Ayni Emre gibi ilk sene hicbirsey veremeyip ikinci sene cosacagi fikrindeyim. Umarim cift forvetten birisi olarak oynar, kanatta oynatilirsa siritabilir.
Ben takima ve daha onemlisi hocaya guveniyorum. Fenerden de Galatasaraydan da iddiali ve alternatifli bir takim olusmak uzere bence. Avrupa Liginde sansimiz yaver giderse bi ceyrek daha goruruz belki bu sene..
ps : 6 yil aradan sonra yeni aciktan kapaliyi izlemek oyle izdirap verici ki anlatilmaz yasanir...


16 Temmuz 2010 Cuma

Teknik-taktik-futbolcu

Dün oynanan 4-1-3-2 sisteminde kim neler yaptı biraz da ona bakalım. Göze batan ve gözümüzün battığı oyuncular;

Ernst: Her daim ne yaptığını bilen Ernst yine kusursuz oynadı. Defansif anlamda çok iş düşmesede, topu harika dağıttı, ters kanatlara gönderdiği uzun toplar harikaydı. Müthiş güven veriyor, ne yaptığını biliyor. Kısaca Ernst yine Ernstti. Yalniz olurda Türkiyede benzer bir sistemde oynarsak, Ernst 20 yaşına dönse orta sahayi yine tek başına koruyamaz gibime geliyor.

Nihat: Heralde hepimiz sistem gereği Nihat'ı kanada koyuyoruz. Herhalde yeryüzünde Denizli dışında Nihat'ı tek forvet düşünen olmamıştır. Iyi bir kanat oyuncusu değil ama 4-3-3 sisteminde etkili olabilecek biri. Dünkü maçta iki forvetle çıkan Schuster Nihat'ı hemen Bobonun yanına monte etmiş. Ne de iyi yapmış. Heralde çift forvette kimse ilerde Nihat'a karşı çıkmaz. Fakat 4-4-2 veya dünkü gibi 4-1-3-2 oynamayacaksak yine Nihat'ı kanatta göreceğiz gibime geliyor. Umarım bekleneni değil, yapabileceğinin en iyisini yapar. Bu sene herkes patlama bekliyor Beşiktaş'ın çocuğundan. Dünkü maç ölçü değil ama o ışık görülüyordu.

Delgado: Bu adam herhalde Beşiktaş tarihinde en çok konuşulan futbolcu olmuştur. Taraftar turnasol kağıdı gibi; ya Delgadocu ya Delgado düşmanı! Futbolunu beğenmeyip, kendisini seven biri olarak olabildiğinde objektif yorum yapmaya yakın hissediyorum kendimi. Keza ne Delgodocu ne de Anti Delgadocuyum.

Dünkü maçta Schuster onu Gutinin yerinde oynattı. Yine tek önliberolu sistemi baz alarak söylüyorum kesinlikle orda savaşçı olmayan bir futbolcu oynayamaz. Bu kesinlikle Delgado olamaz. Dün oynanan sistemin aranan adamı Gutidir. Schuster'in ısrarı boşa değilmiş, gerçek bir orta saha. Gerektiğinde boğuşan, gerektiğinde ara pası atan, şut çeken, oyunu yönlendiren, top çalan bir orta saha. Ama Guti olmak öyle kolay olmuyor tabi.

Delgado her an bir şey yapacak gibi duruyor ama patlama bir türlü gelmiyor. Oyun estetiği bakımından göze hoş geliyor, potansiyel gerçekten var, ama bu kadar narin orta sahaların artık zamanı geçti. Eğer bir Alex olabiliyorsan, her sene 30 golun altına imza atıyorsan narin ol ama diğer türlü zor.

Schuster dünkü maç ona Gutinin görevini verdi. Karşı takımda onu zorlayacak kimse yoktıu. Delgadonun en büyük sıkıntısı maç içinde kayboluşu. Genelde baskıdan dolayı sırtı dönük top aldığı için çok sık geri gelmek zorunda kalıyordu. Dünkü maçta haliyle buna gerek duymadı. Topu hep rakip kaleye dönük aldı, dolayısıyla pas dağıtma işinde çok zorlanmadı. Ona rağmen zaman zaman yaptığı gereksiz pas hataları yine tribünün tepkisine sebep oldu. Yine de o pasları sahada yapabilecek kimsenin olmayışı en azından denemesini çok rahatsız edici yapmıyor (bence).

Her seye ragmen eğer bu takım bu veya buna benzer sistemde oynayacaksa Delgado Gutinin yedeği olur. Çünkü Gutinin yedeği olabilecek özellikler yalnızca Delgadoda var. Dünkü maçta oynadığı futbol herşeye rağmen yine bende hayal kırıklığı yaratsada maalesef bu gerçeği kabullenmek zorundayım. Artık kendisinden bir şey beklemiyorum, açıkçası Schusterinde bu kadar kibar futbolcuya nasıl tahamül edecek bilemiyorum. Ama kalırsa çok şaşırmayacağım.

Quaresma: Gözümüz yıllardan sonra futbolcu gördü. Duruşu, top sürüşü, pasları her şeyiyle bir başka futbolcu. Beşiktaş takımı ilk kez zayıf rakiple maç yapmadı, ben çıplak gözle bu kadar teknik adam görmedim. Henüz 4. dakikada kendini belli etti. Sanki ilkokul çocuklarıyla kumsalda çıplak ayakla maç yapıyor gibiydi... Haliyle dakikalar geçtikçe iyice lakayitleşti. Normalde bu tarz futbolcuya sinirlenirim ama buna sinirlenemedim. Ismi Quaresma olduğundan, çok iyi futbolcu olduğundan vs. vs. değil. Biraz empati yapabilen herkes onun bu davranışı olgunlukla karşılabilir bence.

Istanbul'a Türkiyenin en büyük transferi olarak gelmiş, 20bin kişi önünde imza attırmışsın. Şimdi Faroe adalarına karşı Inönüde ilk maçına çıkıyor. Statta biri gaz çıkarsa herkes senin ismini sayıklamaya başlıyor, karşında da bildiğin, balıkçı, manavcı amcalar var. Normaldir diyorum, geçiyorum. Tek rahatsız eden diğer futbolculara olan tavırlarıydı. Pas alamayınca oyuna küsmesi, futbolculara sürekli neden pas vermiyosun sitemi...

Eğer Schuster sahada onu yıldız olarak oynatacaksa bunu diğer futbolculara aşılamalı. Aksi halde kimse bu tavırları hazmedemez. Bugün Real Madridde bile o kadar yıldız arasında Ronaldonun sahadaki duruşu farklı. Herkes takım oyunu oynarken, o kendi oynuyor... ama hakkaten oynuyor. Çoğu atak başlangıcı Ronaldodan çıkıyor. Aslına mentalite açısından benzerdi (Realin çok daha seri paslaşmalarını saymazsak). Pas trafiği top Ronaldoya gelince çoğu zaman yerini onun maharetine bırakır. Biraz benzeri oldu dün, bakalım Türkiyede ne yapacak Quaresma.

Schuster belliki serbest bırakmış Q7yi. Kimi zaman sağda, kafasına göre solda. Ters ayağı olmasına rağmen solda daha etkiliydi. Şaka gibi ama Ibo hakkaten fark yaratıyor:)

Dün gece beni tek üzen (taraftarın kendi içinde kavgası dışında) sürekli yapılan Quaresma tezarühatıydı. Ve dün penaltı olduğunda Boboya yapılan ayıbı hiç hazmedemedim. O kaçırılan penaltı bize müstahaktı. Eğer bu taraftar Quaresma ile 3lü çekmeye devam ederse kimse Quaresmadan bir şey beklemesin. Yeni transfer tabiki gözde olacak, heleki bu Q7 ise, fakat onu omuza alırken diğer oyuncuları yere bırakmak niye? Hani doğum gününde yeni teknolojik bir oyuncak hediye gelirde diğer oyuncaklarını bir köşeye atarsın ya, biraz öyle bir durum oldu dün. Diğer futbolcularda desteklendi tabi ama insan olan onların durumunu anlamıştır. Hele Bobonun halini...

BJK-Vikingur-korner...

Aslında söylenecek çok şey var ama karşı takım İnönüde izlediğim en vasat takım olunca ne kadar değerli olur bilemiyorum. Maç maçtan çok Quaresmanın lansmanı gibiydi. Gösterge olmasada en azından ilk maçta Schuster'e kapalıdan bir bakalım.

Takım saha dizilişi fazlaca ofansifti: 4-1-3-2. Genelde yeni hocalar bu tip maçlarda oturtmak istedikleri sistemleri denerler. Türkiyede böyle bir sistemle maça başladığımızı düşünmek bile istemiyorum. Tahminim olası kötü giden maçlar için yapılmış bir provaydı. Her ne kadar rakip çok zayıf olsada, hiç bir hocanın ilk maçında oynatmayacağı bir sistemi deneyeceğini düşünmüyorum. Yani bu sistemi muhakkak ileriki maçlarda da göreceğiz. En azından Schuster'in, Denizli gibi maç içinde rotasyon değiştiremeyen, sadece futbolcu değiştiren biri olmadığını biliyoruz...

Yer yer 4-2-4, 4-1-4-1 gibi dizilimler de gördük. Her ne kadar Schuster istediğim taktiği aynen yansıttılar desede, bana pek inandırıcı gelmedi. Dönem dönem sahada karışıklıklar oluyordu. Yeni sistem, 5 orta saha, Vikingur vs. olur o kadar diyorum.

Takımda gözle görülen en büyük farklardan biri de hiç kuşkusuz pas trafiğiydi. Uzun zamandır Beşliktaşın bu kadar az pas hatasıyla oynadığını görmemiştim. Tabiki bunda rakibin etkisi çok ama çok fazlaydı. Gerçek anlamda güçsüz bir takım, fakat yine de hasret kalmışız onu farkettim. Aslında bu paslaşmalar gözle görülendi, benim için önemli olan pas verenin hemen kendini boşa çıkarmaya çalışmasıydı. Belkide yabancıların son şansıydı. Ne olursa olsun gerçek anlamda bir fark yarattı Beşiktaşta. Eğer bugün İngilterede, Ispanyada hakkaten seyir zevki veren maç izliyorsak bunun nedeni pası verdikten sonra görevini yapmış olmanın verdiği hazla elini beline dolayan futbolcularin olmamasıdır.

Bir de tabi sürekli paslaşmalarla sıfıra inmeye çalışmamız güzeldi. Fakat Türkiyede bundan çok daha seri paslaşmamız gerekli. Türkiyede kimse kaleye 30 metrede bu kadar rahat top tutamaz ayağında.

Yukarıdan gördüğüm ve anlatmaktan orgazm olacağım anektot ise KORNER DİZİLİMİ!

Şaka değil statta ağzım kulağımda anlatırken muhtemelen insanlara epey anlamsız gelmiştir. Geçtiğimiz sene en çok korner kullanıp en az gol atan takım olmamız herhalde korner çalışmadığımızın en önemli göstergesiydi. Ama beni tribünde krizlere sokan, terleten, kalbimin hızlı hızlı atmasını sağlayan aslında kornerdeki dizilişimizdi. Buraya yazan herkes gibi bizde futbolda çat pat anlıyoruz. Her ne kadar eleştirsekte Beşiktaş'ın başındaki adama futboldan anlamıyor demek ayıbın yanında biraz "denyo"luk olur gibime geliyor. Ama düşünmeden edemiyor insan, nasıl benim tüm sene tribünden gördüğümü bu futbolcularla her gün antreman yapan hoca nasıl görmez???

Sözümü iyice sündürdükten sonra baklayı çıkarayım. Geçtiğimiz sene korner kullanılırken ceza sahası dışında kim nerde nasıl duruyordu dikkat edeniniz var mı? Herkes korner olunca sevinir, ben ise nasil olsa atamayacağız bari kontra yemeyelim diye tedirginlikle bekliyordum. Çünkü seken topu (artık futbolda da rebound) karşılayacak bir adam yoktu ceza sahası dışında. Böylesine kötü ve cahilce bir diziliş Avrupada kupa hedefleyen bir takıma yakışıyor mu? Nasıl bir oyun bilincidir bu, nasıl bir direktörlüktür bu!!!

Sırf bu yüzden dünkü maçta ceza sahası dışında dönen topu karşılacayak sahayı düzgün parselleyen oyuncular görmek gözümü yaşarttı desem yalan olmaz. Buna sevineceğim, yazımın yarısını buna ayıracağım kimin aklına gelirdi...çok yaşa Schuster:)

15 Temmuz 2010 Perşembe

Kontenjan niye boşalmıyor?

Bir şirkette çalışıyorsunuz.
Bu şirketle, özel sözleşmeniz var ve bu sözleşmeyle size 3 yıl boyunca aylık, atıyorum, 5.000 TL ödemeyi taahhüt ediyorlar.
Şirkette çalışmaktan çok memnun değilsiniz aslında. Ama aldığınız para piyasanın üstünde. Biraz geri planda kalıyorsunuz, pek etliye sütlüye bulaşmıyorsunuz. Ancak rahatınız yerinde, keyfiniz iyi.
Şirket de sizden pek memnun değil, ama sözleşmeyi yapmışlar bir kere. Sizi işten atsalar da bu parayı ödemek zorundalar.
Daha yüksek pozisyonda gidebileceğiniz başka şirketler var. Ama onların size ödeyebilecekleri aylık maaş 2.000 -2.500 TL civarında.
Bu durumda başka bir şirkete gitmek ister misiniz?

Nobre 2.4 milyon Euro
Delgado 2.1 milyon Euro
Holosko 2 milyon Euro
Tabata 1.6 milyon Euro

Cidden Oldu Beee!!!


Ne Q7, ne Robinho..
Allahtan başka bişey isteseymişim.
Real Madrid'in 3 kaptanından 1 tanesini aldık 1 tanesi de yolda. 1 tek Casillas kalıyor ona da gerek yok.
Real'in yıldız polietikası nedeniyle değeri hiç bir zaman gün yüzüne çıkmamış ama oyandığı sürelerde deli işler yapan çok ciddi istatistiklere ulaşan tam bir görev adamı.
Pas hatası yapmaz, derinlemesine oynar, oyunu açar, kendi oynar, takımı oynatır..
Yıllardır yedeğimiz 10 numara diye yutturduklarından sonra gelen adam Guti
Şimdi Delgado ve Tabata efendiler alsınlar ellerine çekirdeği (mümkünse siyah beyaz forma haricinde bir takımda), orta saha-hücüm hattı nasıl yönetilir izlesinler, 10 yıl oynasalarda bu seviyeye gelemeyecekleri kesin.
Sezon ilerledikçe kendisi hakkında oha ve ola larımızı bu platformda iletiriz.
Hoşgeldin beee!!!

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Ne Guti mi?


Valla ne olacağını bilmem ama beni Q7'den daha fazla heyecanlandırdığı kesin.
Ağzım açık izlediğim adamlardan biri beyaz forma siyah şort giymek üzere.
Adamın hayatı efsane, yaşı33'müş hiç farketmez en az 3 sene oynar, oynatır, gözümüzün pasını siler.
5 La Liga Şampiyonluğu
3 İspanya Süper Kupası
3 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu
1 Avrupa Süper Kupası
2 Kıtalararası Kupa
Şaka gibi lan!!

Sensiz Geçen Günlerin !!!


Off Off!!
Geldi Beşiktaş ayları koptu gönül yayları..
Yarın itibariyle yeni bir sezon yeni başlangıç yeni umutlar
Kombineyi dün itibariyle cebimize koyduk..
Bir ritüeller sinsilesi daha başlıyor..
Maç öncesi şairler..
Dolmabahçe'de bir yürüyüş
Gişeden çıkıp kapalıya geldiğinde uzun ve derin bir nefes..
Uzun süredir görüşülmeyen dostalarla muhabbet, sezon öncesi analiz..
Bol gollü bir Galibiyet (bu madde alışkın olduğumuz birşey değil)
Sonrasında çaycıda nolacak bu sene minvalinden yorumlar yorumlar..
Bekliyoruz seni BEŞİKTAŞIM

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Neden Fink?



Bazen ben mi salağım diye düşündüğüm oluyor..

Bu takımda ilk 11'de banko düşündüğümüz Ernst'in yedeği Fink'tir.
Necip değildir, Uğur değildir..
orta sahada 1 hafta da ihtiyaç olsa 1 ay da görev verildiğinde yapacak adam..
Tabata duruyor, Delgado duruyor bu adamın sözleşmesi donduruluyor..

geçtiğimiz yıl takımın en fazla oynayan 2. oyuncusu (1. Sivok)

Tabata'nın 3, Holosko'nun 2 katı süre almış.



Tabata nerede? Delgado nerede? Holosko nerede? hepsi kayıp bir maç keyifleri gelirse oynarlar 5 maç yatarlar..

bu adama formayı ver, standardı var.. azamisi Delgado'nun dilllere destan potansiyeli değildir, asgarisi Delgado'nun geçen seneki performansı değildir.

Tabata ne yapmış duruyor?

Delgadı ne vermiş duruyor?

Holosko'dan ne bekleniyor?

iyice kırılgan bir takım olma yolunda ilerliyoruz.. hadi hayırlısı..

p.s. Hilbert olayı apayrı bir fiyasko!!

Hilbert???


Hilbert neden Avrupa Ligi ön eleme kadrosunda yer almadı?


a) Schuster Hilbert'i beğenmedi. Zaten Hilbert, Mustafa Denizli'nin isteği ile alınmıştı. Schuster, Almanya'dan olumlu referans almadı, kamptaki performansını da yetersiz buldu.

b) Hilbert'in kadrodaki yeri garanti. Elden çıkarılmak istenen Zapo, Holosko, Tabata ve Tello'nun piyasası düşmesin diye, zaten kadroda yer alacak Hilbert 2 maçlık feda edildi.

c) Schuster "bu takımda kimsenin yeri garanti değil" mesajı vermek için vatandaşları Hilbert ve Fink'i kurban seçti.


Sizce hangisi?